Önce küçük bir giriş yaparak başlamak istiyorum. Bilirsiniz ben ‘Farklı bak, farkı gör’ kapsamında detay verir ışığı her yöne tutarak farklı bir tarz sergileyerek okuyucunun zihniyle iletişime geçerim.
Bu yazımda konumuz; hayatımızda olmazlarımız diyeceklerimizden, hatta 2020 yılında Covid-19 ile isminden sıkça bahsettiren iki sektör.
Son zamanlarda birbirinden farklı alanlarda olsalar bile birçok benzerliği bir arada yaşayan iki sektörün ortak noktalarından bahsetmek istiyorum.
*Kim bu iki sektör?
– Kargolar ve Diziler
*Her iki sektöre de baktığınızda şikâyet sayısı bir hayli fazla, hepimiz onlardan şikayetçiyiz.
*Tüm kargolar tıpkı diziler gibi birbirinin aynısı.
*Her iki sektörde kalifiye personel bulamamaktan şikayetçi.
*Her iki sektörde de figüranlar boğaz tokluğuna saatlerce çalıştırılıyor.
*Her iki sektörde vazgeçilmez.
*Her iki sektöründe kazanç çıkış noktası beğeni, lakin beğenmeseniz de onlar her şartta parayı alıyorlar.
*Her iki sektörde de kimin eli kimin cebinde belli değil.
*Her ikisi içinde alternatif var gibi görünüyor ama aslında yok.
Televizyonunuzu açın kaç kanal seyrediyorsunuz?
Diğer kanallar var sadece ya anlık bakıyorsunuz ya ismini bile bilmiyorsunuz.
Kargolar da öyle değil mi?
Açın bakın kaç tane kargo şirketi var biz kaç tanesini bilip kaç tanesini kullanıyoruz?
Gelelim asıl konuya sadece işçi maliyetine %21,56 zam geldiğine göre ve ülkemizde işsizlik oranı bu seviyelerdeyken sizce kaybeden kim olacak?
Üretmek bir döngünün başlangıç noktasıdır. Üretmeyen bir toplum yok olmaya mahkumdur. Covid-19 ‘u, krizi, zamları, enflasyonu, işsizliği bahane ederek bir yere varamayız.
Yalın üretime doğru yön alıp yeşil lojistik başta olmak üzere tüm alanlarda en az doğayı tükettiğimiz kadarını yerine koymazsak sonucuna hepimiz katlanmak zorunda kalırız, tabi o zamana kadar Marsa yolculuk başlayıp parası olanlar orada arsa almazlarsa sonuç hepimiz için aynı olur.
Buraya kadar tamamsa müsaadenizle devam etmek istiyorum. Lojistik sektörü başta olmak üzere birçok alanda kalifiye personel olmadığından şikayet eden bir topluluk var, şimdi o topluluğa soruyorum kalifiye personelin yetişmesi için bireysel veya şirket olarak ne yaptınız?
Şimdi kalifiye kelimesi hayatımıza nasıl girdi bir bakalım.
Fransa kökenli bu kelime TDK’ da ‘nitelik’ olarak adlandırılıyor.
Yeni bir soru ile hayatınıza renk katmak istiyorum.
Nitelik mi?
Nicelik mi?
Siz bu soruları zihninizde olgunlaştırırken gelin bir de farklı yönden bakalım. 2020 yılı gerçekten insanlık adına çok zor geçti konu evdeki çocuklar olunca aslanlı kediye boğdurmak kolay oluyor. Kalifiye personel yetiştirmenin ilk kuralı sen bizim için çok değerlisin hissiyatından geçmekte, 2020 yılı şirket çalışanlarına “siz bizim için çok değerlisiniz” hissiyatını kaç kere verdiniz?
Endişeniz iş ve müşteri kaybetmek kaygısı olmasın, endişeniz kalifiye personel kaygınız olsun. Kalifiye bir personel asla sizi üç kuruş için bırakıp gitmez peki siz kalifiye bir personeli kaybetmemek için ne yapıyorsunuz?
Cevabınız kocaman bir hiç ise ve personel bedenen şirkette çalışıyorken ruhen sizden gittiyse yapacak çok bir şey kalmamış diyebiliriz.
Son olarak bir personeli işe alırken kaç görüşme yapıyorsanız bir personel işten ayrılma kararı vermeden iki kat görüşme yapmanızda yarar vardır. Hiç kimse durduk yere akşamdan sabaha üç kuruş fazla veriyorlar diye işini değiştirmez.
Nereden başladık nereye geldik değil mi?
Lojistik sektörü başta olmak üzere kalifiye personel bulamıyorum diyenler yalan söylüyorlardır bunu bir kenara yazın lütfen. Piyasada çok bilinen hepsi aynı sadece marka farkı var denilen ürünler aslında aynı değildir. Markayı marka yapan verdiği reklam değil kurumun önce personele, sonra müşteriye verdiği kurum kültürüdür.
Kültürünüz ne kadar düşükse kalifiye personel bulma olasılığınız ya da mevcut kadroyu elinizde tutmanız bir o kadar meşakkatli olacaktır.
Sağlıklı Günlerde Sevgiyle Kalın