- Recep Koca
- Nisan 2, 2020
- 01:27
- Yorum Yok
Bana ne hastalığından kurtulalım
Bir musibet bin nasihatten iyidir demiş Atalarımız.
Bırakın kimin ne yaptığını, siz kendiniz, aileniz ve iş yeriniz için ne yapıyorsunuz?
Dahası insanlık için bir şeyler yapabiliyor musunuz?
Ne yapabilirim ki hiçbir şey elimden gelmez diyorsanız, sokağınızdaki ihtiyaç sahiplerini araştırın, sokak hayvanları için kapınızın önüne bir tas yemek ve su koyun, mümkünse dışarıya çıkmayın, hiç olmadı rehberinizdeki birkaç yaşı ilerlemiş dostunuzu arayıp halini hatırını sorup onlara moral verin.
Bu aralar en önemli ve kritik yerlerden bir tanesi iş yerleriniz, ailenizin sağlığı için dışarı çıkmalarına izin vermeyip onları evde tutmaya çalışsanız da siz iş yerlerine gittiğiniz sürece eski alışkanlıklarınızla akşama kadar baş başasınız ve o alışkanlıklar bu sıralar sizi sevdiklerinizle sınayabilir, daha dikkatli olmakta fayda var.
İş yerleri için alabileceğimiz önlemleri yazalım bakalım kaç tanesini yaptınız?
-Servisler sosyal mesafeye uygun mu?
-iş yerine gelen personelin kapıda hijyen işlemleri yapılıp ateşi ölçülüyor mu?
-Kapıda Kkd içine, maske eldiven ilave ettiniz mi?
-Üç saatte bir ortak kullanım alanları hijyen temizliğine uygun temizleniyor mu?
-Şirkete dışarıdan gelen kargo, kamyoncu, pazarlamacı gibi zorunlu gelmek durumunda olan misafirler kapıda hijyen testine tabi mi?
-Yemekhane için sosyal mesafe korunuyor mu?
-Ekmek, tuz, su gibi ortak kullanımlar tek kişilik hale getirildi mi?
-Salata bar gibi açık ürünler paketlendi mi?
-Yemekhane her personel değişiminde 10 dakika havalandırılıyor mu ?
-Kronik rahatsızlığı olan ve 65 yaş üstü çalışanlara izin verildi mi?
-Çay, Kahve gibi açık servis yapılan işlemler için otomat alındı mı?
-Sigara içmek tamamen yasaklandı mı?
-Elinde sabah kahvaltı poşeti ile gelen personele işin ciddiyeti anlatıldı mı?
Unutmayın bize bir şey olmaz artık hükmünü yitirdi, aynı bezle akşama kadar masalar arası göstermelik temizlik yapmakla hijyen sağlamak mümkün değil.
Bu sıralar bir yasaklar silsilesi tutturduk, zihniyetimiz ortada, yasak kardeşim yasak, içinde bulunduğumuz durumla birleşince faciaya doğru yokuş aşağı freni patlamış kamyon gibi gidiyoruz.
Yasaklar koyulurken yolları kullanmak zorunda olan kamyon ve tır sürücülerinin sosyal yaşam alanı düşünüldü mü?
Şoförler yük aldıkları fabrikada Suriyeli göçmen muamelesi görüyorlar, yollarda petroller lokantalar kapalı, şehir girişlerinde uzun tır kuyrukları var ve sosyal yaşam alanları neredeyse hiç yokken bu adamlar ne yapacak diye düşünen var mı?
Bu adamlar nerede yemek yer nerede tuvalete gider, nerede duş alıp istirahat ederler bilen var mı?
Kargo gecikti diye feryat edenler, pazarlarda fiyatlar arttı diyenler acaba kök nedenini hiç düşündünüz mü?
Yasaklar ne için vardır? Tabi ki yasaklar çiğnenmek için vardır öyle olmasaydı 90 kilometre hızla gidilmesi gereken yolda 150 km hızla gidip radar cezası ödemeyi göze alır mıydık, hem de her yıl aşırı hızdan onlarca kaza olup binlerce insanın ölümü manşetlere taşınırken derseniz, birilerini öldürmediğiniz sürece benim için sorun yok derim.
Peki çalışmak zorunda olan 65 yaş üstü insanların evde kalması için gerekli çalışmalar yapıldı mı?
Küçük esnaf için gerekli önlemler alındı mı?
Mesela berberler kapatılırken fırınlarda aynı eldivenle akşama kadar para alıp ekmek veren personel kaç kişi ile etkileşim halindedir, ya da marketlerdeki poşetli ürünlere günde kaç kişinin eli değiyordur, ya da bir otobüsteki koltuğa günde kaç kişi oturuyordur varın hayalini siz kurun bunlar için hangi önlemleri aldık?
Öldüren virüs değil cehaletin ta kendisidir.
Corona virüs cehaletimizi bir kere daha ortaya koydu, hep birlikte ölmekten korkuyor, hep birlikte sosyal medyada paylaşımlarla gülüp eğleniyorken, lütfen sorgulama yetimizi kaybetmeyelim.
Büyük yangınlar küçük kıvılcımlarla başlar dün dünya, beş duyu organını Çin için kapatmamış olsaydı bu gün korona dünya için sadece bir grip olarak kalabilirdi.
Sağlıklı nesiller ve temiz bir dünya bırakmak için lütfen bana ne hastalığından kurtulalım.
Her birey kendi kişisel temizliğine dikkat ederse sonuca ulaşmak çok daha kolay olacaktır.
Dünya insanları bu gün paylaşmayı yeniden keşfetmeye başladı, tüm sınırlar kapatılırken bilgiye ulaşmanın yolu açıldı.
İnsanlık için zaman daralıyor, lütfen sağlıklı yarınlara uyanabilmek için duyarlı olalım.
Gelin kimin tarafından yazıldığı bilinmeyen dilden dile dolaşan, bana göre en çok Bülent Ceyhan anlatımıyla pekişen bir hikayeyle bitirelim.
Bir ülkede dört kişi yaşıyormuş… Bunların isimleri, Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç Kimse imiş…
Bir gün yapılması gereken çok önemli bir iş ortaya çıkmış, Herkes, Birisinin bu işi yapacağından eminmiş, Gerçi işi, Herhangi Biri de yapabilirmiş ama, Hiç Kimse yapmamış.
Birisi bu durumda çok kızmış, çünkü iş, Herkes’ in işiymiş.
Herkes, Herhangi Biri’nin bu işi yapabileceğini düşünüyormuş.
Ama, Hiç Kimse, Herkes’in yapamayacağının farkında değilmiş.
Sonunda, Herhangi Biri’nin yapabileceği bir işi, Hiç Kimse yapmadığı için, Herkes, Birisini suçlamış…
Yaşadığımız dünya için, Herkes bir şeyler yapmak için yola koyulsa da, hiç kimseyi beklemeden, Herhangi biri gibi, o Birisi siz olun. Hani çok bilindik bir Deniz yıldızı hikayesinde elindeki deniz yıldızını denize atan kişi onun için çok şey değişti, demişti ya, Sizinde yaptığınız küçücük bir iyilik birilerinin hayatında çok şey değiştirebilir.
Sevgiyle kalın.
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!