TEDARİK ZİNCİRİ

Bir önceki yazımda Lojistik Yönetiminin (Logistics Management) ne anlama geldiğini, öneminin ne kadar büyük olduğunu ve yaşamımızın tam da kendisi olduğunu kendi dilimce anlatmaya çalıştım. Kısaca hatırlamak gerekirse Lojistik Yönetimi;  doğru ürünün doğru zamanda doğru miktarda doğru şekilde doğru yere ulaştırılmasına verilen isimdir.

Peki, bu ürünlerin tedariği nasıl oluyor? Üreticiden tüketiciye nasıl gidiyor?

İşte tüm bu soruların cevaplarını ise bize Tedarik Zinciri Yönetimi (Supply Chain Management) veriyor. İlk üreticiden son tüketiciye veya tarladan çatala kadar ki süreçte yer alan tüm operasyonları, bilgi akışlarını, tedarikçi & hammadde bilgilerini, yönetimsel & lojistik faaliyetlerini, insan & finansal kaynaklarını ve müşterilerini kapsayan bir kavramdır. Bir başka deyişle tedarikçiden müşteriye kadar ki süreçte ürün hizmet ve bilginin taşınmasıdır.

Lojistik ile tedarik zinciri iç içe olduğu için arasında benzerlik oldukça fazladır. Genellikle çok karıştırılmalarına rağmen; Lojistik Yönetimi, Tedarik Zinciri Yönetiminin bir parçasıdır ve en önemli halkasıdır.

Tedarik Zinciri Yönetimini adı üstünde bir zincir olarak düşülebiliriz. Bu zincirin halka sıraları da (1)tedarikçi (supplier), (2)üretici firma (manufacturer), (3)perakendeci (retailer) ve (4)müşteri (customer) olarak tanımlayabiliriz. “Lojistik bunun neresinde?” dediğiniz duyar gibiyim. Lojistik her bir halkayı birbirine bağlayan kısımdadır. Şekil 1’de detaylı olarak gösterilmiştir.

Şekil 1: Tedarik Zinciri Yönetimi

Şekil 1’den anlayacağımız gibi Lojistik Yönetimi bir sistemdir. Eğer Lojistik Yönetiminin bir tanesi bile aksar ise tüm halkalar olumsuz etkilenir.  Örneğin; ürün tedarikçiden üretici firmaya ulaştırma aşamasında kamyonda veya gemide veya trende veya uçakta bir sıkıntı meydana geldi ve kargo üretici firmaya ulaşamadı. Böylece perakendeci de kargosunu alıp müşterisine satış yapamadı ve zincir tamamen dağıldı. Verdiğim örnek Lojistik Yönetiminin sadece sevkiyat problemidir. Daha farklı problemler de meydana gelebilir (depoda, stok yönetiminde, üretimde, paketlemede, elleçlemede vs.).

Yukarıda da bahsettiğim gibi Lojistik Yönetimi ve Tedarik Zinciri Yönetimini ayrı düşünmek imkânsızdır. Ancak arasında bazı farklılıklar da vardır. Bunlar tablo 1’de sergilenmiştir.

Tablo 1: Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi Arasındaki Kavramsal Farklar

LOJİSTİK YÖNETİMİ BAKIŞ AÇISINDANTEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ BAKIŞ AÇISINDAN
  Lojistik; üretim, yer seçimi, envanter, istifleme ve taşımacılık gibi firma içerisinde meydana gelen bütün operasyonel faaliyetleri içerir.  Tedarik Zinciri Yönetimi ise ürünlerin pazara sunulması esnasında zincir üzerinde bulunan bütün firmaların lojistik fonksiyonlarının birbirlerini etkileyerek operasyonel etkinliğin ve müşteri yanıtının sağlanması halinde varlığından söz edebileceğimiz bir kavramdır.  
    Tedarik noktasından son kullanıcıya doğru olarak ürünün ve iki yönlü olarak ilgili bilginin akması yoluyla arzulanan düzeyde müşteri yanıtının sağlanması Lojistik Yönetiminin hedefidir.  Etkin müşteri yanıtının, firmalar arasında kurulan koordinasyon sayesinde en düşük toplam maliyetle sağlanması Tedarik Zinciri Yönetiminde hedeflenmektedir. Bu amaçla iki yöntem kullanılmaktadır. Bunlar; (1) yayılmış üretim ve (2) parçaların birbirleriyle uyumlu olarak birleştirilebilmesini ifade eden modüleritidir.  
  İnsan kaynakları ve ekipman teknolojisi lojistik faaliyetlerini etkin bir şekilde yürütebilmek için gerekli olan önemli unsurlardır. Diğer bir Lojistik Yönetimini firmanın lojistik ihtiyaçlarına yönelik olarak gerçekleştirilen stratejik yönetim faaliyetleridir şeklinde adlandırabiliriz.  Değer zinciri üzerindeki firmalar arasında iş birliğinin sağlanabilmesinde bilgi teknolojilerinden faydalanılması önemlidir. Bu sayede firmalar arasında kazan-kazan politikası oluşturulabilmektedir. Bu nedenle Tedarik Zinciri Yönetimi için firmalar arasında kurulan stratejik koordinasyon şebekesidir diyebiliriz.  

Kaynak: Karakadılar, İ., S., Key Success Factors for Strategic Logistics and Supply Chain Management to Enhance Competitiveness, 2005: 98

Değerli okuyucularım; umarım “Tedarik Zinciri Yönetiminin tanımı ve Lojistik Yönetimi ile ilişkisi” yazımda istenilen bilgiyi tarafınıza aktarabilmişimdir. Bundan sonraki yazımda da uzmanlık alanım olan “İnsani Lojistik” terimini ele almayı planlıyorum.

Kendinize iyi davranın ve beni takipte kalın.

LOJİSTİK

Bir gününüz nasıl geçiyor? Sıklıkla yaptığınız işler neler? Sevdiğiniz okulda & bölümde okuyor
musunuz veya her gün gitmek zorunda olduğunuz işiniz var mı? Hangi tür yiyeceklerden hoşlanırsınız?
Şimdi siz bir yandan bu soruların cevaplarını düşünürken bir yanda da sormamdaki amacın ne
olduğunu tahmin etmeye çalışıyorsunuz. Yazımda anlatacağım konu, sizin ve bizim hayat noktamız.
Var olma sebebimiz. Olmazsa olmazımız. Çünkü o olmazsa insanlık durur. Hayat dengesi alt üst olur.
Yaşam ve tüm canlılık sona erer. O ne mi? O LOJİSTİK. Peki, lojistik hayatımızın neresinde? Haydi,
gelin birlikte irdeleyelim, birlikte öğrenelim.
Her insan her canlı gibi doğar, yaşar, büyür ve ölür. Bu dört aşamanın her anında lojistiğin rolü
yadsınamaz. Şöyle anlatayım; doğmamış olan bir bebek anne karnındaki gelişimini tamamlayabilmesi
için 9 aylık bir sürece ihtiyacı vardır. Bunu depolanmak olarak adlandırabiliriz. Anne adayı bu süreç
içinde bebeği için bir takım hazırlıklar yapar. Bebek kıyafetleri, yatak odası, oyuncakları, bebek bakım
ürünleri vs. talep doğrultusunda öncelikle tahminlerde bulunur, ihtiyaç planlaması yapar ve satın alır.
Derken doğum anı anne hastaneye ulaştırılır ve bebeği ile yeni yaşamına başlar.
Diğer bir yandan (kötü bir örnek olacak ama en vurgulayıcı anlatım olacağı için kusura bakmayın)
hayatın acı gerçeği olan öteki dünyaya göç durumu vardır. Vefat eden kişinin yakınları onun için helva
kavurur, lokma döktürür, dualar okur. O helvanın paketlenmesi, üretim planlanması, stoklanması,
malzeme işlemleri, siparişi, dağıtım planlanması gibi durumları mevcuttur.
İşte doğumdan ölüme kadar ki tüm süreç lojistiği kapsar. Lojistik aktivitelerine işaret eder. Şu anda bu
yazıyı okumanız için gerekli ekipmanlar da lojistikten geçti. İçtiğiniz suyun, yediğiniz ekmeğin,
giydiğiniz kıyafetin size ulaşana kadar ne tür yollardan ne tür lojistik aktivitelerinden geçtiğini hiç
düşünmüş müydünüz?
Lojistik sadece taşımacılıktan ibaret değil hayatımızın ta kendisidir. Başa dönersek; lojistiği
hayatımızdan çıkartsak ne olurdu? Ben söyleyeyim. Dünya üzerinde yaşam dururdu.
Lojistik kelimesi Latin kökenlidir. “Logic” anlamındaki mantık ve “Statistics” anlamındaki istatistik
kelimelerin birleşiminden doğan bir kelimedir. Yunanca da “Logistikos” olan kelimenin tam anlamı
“mantıklı hesap” demektir. Bir başka deyişle “hesap kitap yapma bilimi” ve “hesapta becerikli” diye
de adlandırılabilir.
Lojistik genel tanımı ile; bir ürünü doğru zamanda, doğru miktarda, doğru yere, doğru şartlarda,
doğru maliyetle, doğru müşteriye, doğru ürünün ulaşmasıdır.
Lojistik aslında yüzyıllar öncesine dayanan bir kavramdır. Savaşlarda, askeri alanlarda sıklıkla
kullanılan bu kavramın esas çıkış noktası II. Dünya savaşıdır. O sırada ne kadar kıymetli ve gerekli bir
kavram olduğu ortaya çıkmış ve artık lojistiğe bilimsel bir gözle bakılmaya aynı zamanda da
uygulanmaya başlanmıştır. Peki, ordular lojistiğe neden ve nasıl ihtiyaç duymuştur?
Savaş esnasında kalabalık ordudan çok savunma sanayisinin yani silahların, araç ve donanımlarının
öneminin çok daha büyük olduğunu anlamışlardır. Yani 100.000 kişilik sadece silahlarıyla dolu askeri
orduyla mı savaştan zaferle ayrılmak vardır yoksa 30.000 kişilik devasa ekipmanlara sahip orduyla mı
savaş kazanılır? Bir başka deyişle ellerinde sadece birer silahla birer tüfekle 80.000 askerin savaşa
gitmesiyle; bazuka, el bombası, zırhlı personel taşıyıcı, makineli tüfek gibi teçhizatı olan ve sadece
20.000 askeri güce sahip bir ordunun savaşması ve zaferle dönmesi arasında sizin de tahmin
edebileceğiniz gibi çok ciddi ve bariz fark vardır.
Diğer bir yandan devasa savaş ordusunun gıda hizmeti, barınacakları yer gibi temel ihtiyaçlarına da
cevap vermek gerekliydi. İşte tüm bunların doğrultusunda lojistik desteğin zaruri bir ihtiyaç olduğu
kanısına varıldı. Çünkü mükemmel bir lojistik desteği olmadan zafer meşalelerinin yanamayacağını
tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.
II. Dünya savaşı sonrasında ABD’de lojistiğin öneminin ne kadar büyük olduğunu gördü ve 1960
yılından günümüze kadar süre gelen lojistik hizmetlerinden faydalanmaya başladılar. Böylece lojistiğin
ne kadar kıymetli bir kavram olduğu tüm dünya öğrenmiş oldu.
Değerli okuyucularım; umarım “lojistik” teriminin ne anlama geldiğini ve öneminin yadsınamayacak
derecede ne kadar büyük olduğunu az çok anlatabilmişimdir. Bundan sonraki yazımda Lojistik ve
Tedarik Zinciri arasındaki bağı anlatan kendimce paylaşımda bulunmayı planlıyorum.
Kendinize iyi davranın ve beni takipte kalın.