ISO 50001

Önce gelin ISO 50001 nedir, neden gereklidir, direk ve en direk faydaları nelerdir ona bakmadan önce ISO 50001 tanımına bakalım.

Bakın standart ne diyor;

Enerjinin giderek daha da büyük önem taşıdığı günümüzde, enerjinin verimli kullanılması esasına dayanan TS EN ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi, her sektörde küçükten büyüğe her türlü işletmeye uygulanabilecek, tek başına olabileceği gibi diğer yönetim sistemleriyle entegre olarak da yürütülebilecek bir Yönetim Sistemidir. EYS, kuruluşların enerji politikalarını belirlemesi, amaç ve hedefleri doğrultusunda oluşturduğu enerji yönetim programları çerçevesinde enerji tüketimini yönetmesi ve enerji yönetim sisteminin performansını değerlendirerek iyileştirmelerin sağlanmasına dayanmaktadır.

TS EN ISO 50001;

  • Enerji politikasının resmiyet kazanması
  • Enerji tüketiminin sistematik bir yaklaşımla yönetilmesi sayesinde enerji masrafında düşüş olmasını
  • Çevrenin korunmasını
  • Kaynakların etkin kullanımını
  • Sera gazı emisyonunun azaltılmasını
  • Mevzuata uyumun sağlanması sağlamaktadır.

Standart bunları kendi resmi sitesinde yayınlamış.

Doğrudan faydaları kısmına aslında daha yaşanılabilir bir dünya için dersek sanırım yeterli olacaktır.

Dolaylı faydaları kısmına ise miras değil emanet aldığımız bir dünyayı sonraki nesillere iletmemiz için atılan adımlar diye noktalıyorum.

Bu yangında bize şunu öğretemedi.

Ağaçları dikmekle orman tamamlanmıyor, orada yanan canlılar yok oluyor.

Yine her şeyi MIŞ gibi hallettik tıpkı dün olduğu gibi…
Dünyamızı tüketenler bağış yaptı, birileri sizin ağaçlarınızı istemiyoruz dedi, diğerleri uçak muçak yok derken, birileri jet aldık 11 kişilik personel yangına yetiştirilsin diye demeç verdi.
Çayın hararet aldığını bir kere daha öğrendik, yağmurlar yağmadı ve son yıllarda %141 yangınlardaki başarısızlığımız arttı.
Sonuç liste uzun lakin kısa ve öz olan soru şu Kaç firmada gerçekten ISO 50001 var ve bu standartları yerine getiriyor?

Bu arada ormanlar yanmaya devam ediyor, bir tarafımız yanarken diğer tarafımız sele yenik düştü köprüler yıkıldı ve ülkemin dört bitarafı Afet bölgesi. Diyeceğim o ki küresel iklim krizleri artık kapıda gözlerimizi yummak fayda etmiyor ve bu afetler hükümet yıkmak için önceden yazılmış senaryolar değil.

Doğaya ne verirseniz eninde sonunda onu fazlası ile alırsınız.


Öz Konuşan Adam

Soru sormaktan vaz geçmeyin gençler…

Yangın Söndürme Hidrantı

Malum burası Türkiye; Gündem o kadar hızlı değişir ki sürekli bir yere bakmaktan nevriniz döner bildiğiniz doğruları unutur, istemsiz sürü psikolojisine ayak uydurur günlerinizi heba edersiniz. ‘’Her aileden 3 çocuk istiyorum, Türkiye’yi yeşerteceğiz ’’ söylemlerini sıkça duyarsınız. Aslında her iki söylem de özünde birbirlerine çok benzerler. Dünyaya gelmesini sağladığın çocukla ilgilenmezsen veya bağışladığın fidanın takibini yapmazsan sonuç her zaman hüsran olur tıpkı bugün yaşanılanlar gibi. Diyeceğim o ki, bir çocuğu dünyaya getirmekle bir fidan bağışlamak arasında çok fark yoktur.

Binlerce fidan bağışlandı. Bu fidanları kim, nereye, ne zaman, nasıl dikecek?

İlginçlikler ülkesiyiz vesselam.

Ülkem yanmaya devam ediyor, 17-20 tl olan eldivenler 90 tl olmuş ve su taşıyacak tanker yokken biz fidan bağışı yapmak için sıraya girdik.

Neden sürekli aynı yöne bakıyoruz?

Şunu diyebilirsiniz “ne var bunda?”.

Elbette bir şey yok lakin yangınlar devam ediyor, börtü böcek yanıyor, insanlar ölüyor. Şunu demek istiyorum, önceliklerimiz olmalıyken neden biz sürü halinde hareket ediyoruz.

Yangınlar bir söndürülsün, toprak temizlensin, aklı selim projeler yazılsın ve ülkemizi tekrar yeşertmek için seferberlik ilan edelim.

Alışık olmadığımız bu senaryonun hayata geçmesi için önümüzde engel olmadığını düşünenlerdenim.

Padişah 3. Murat bir ferman hazırlatıyor, gelin bakalım ne demek istemiş?

Görüldüğü üzere fermana bakıldığında yarınları dünden görmek çok zor değilmiş. Aslında sadece dün yapılanları taklit edebilseydik daha temiz ve yaşanılabilir bir dünya sabahına uyanmış olurduk. Hidrant diğer bir değişle su musluğu ormanlar tasarlanırken neden unutulur?

Hidrant neydi kısaca hatırlayalım; Yangın musluğu, yangın anında itfaiye tarafından hortum bağlanarak kullanılmak amacıyla yerleşim yerlerinin ve binaların değişik yerlerine yerleştirilmiş bir çeşit su vanasıdır. Kuru ve ıslak tip olmak üzere iki tür olurlar. Kış aylarında donmanın göründüğü yerlerde kuru tip olanlar kullanılır. Kısaca hidrant bu şekilde tanımlanırken biz genelde hidrantların isimlerini bilmeden demir parçası şeklinde sokaklarda görürüz.

Soru şu olsun; Ormanlarda Hidrant neden yok?

Yangınlar hakkında aslında mevzuat var bakınız;

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/3.5.200712937.pdf mevzuat ve yönetmelik ne kadar uygulanır bilinmez, lakin bir ilginçlikten daha bahsetmek istiyorum.

İngiliz tip yangın rekoru

Alman tip yangın rekoru

Amerikan tip yangın rekoru

Fransız tip yangın rakoru

Rus tip yangın rekoru

Ülkemizde kullanılan ve hortumların ucuna takılan rekorların genel ayrımı bu şekildedir. Dikkat ederseniz sistemimizde Türk tipi bir rakor yok, böyle olunca böylesi büyük yangınlarda farklı bölgelerden gelen araçlar sorunlar yaşayabilmektedir. Olması gereken; her bölge için olasılıklar düşünülüp en olumsuz senaryo üzerinde acil eylem planları oluşturmalı ve her yıl çaresiz kaldığımız bu yangın savaşlarında artık kazanan taraf olmalıyız.

Değinmeden geçemeyeceğim her yıl neden milyonlarca metre hortum üretimi yaparız ve bu hortumları yangın alanında omuzlarda insan gücü ile taşımak zorunda kalırız? İki önemli nedeni var birincisi hortumlar yeterince sağlam değil, ikincisi ormanlarımızı nizami kurgulamıyoruz, Oysa ormanlarımız nizami kurgulanıp her yıl bakımları yapılsa ve o hortumlar yangın yerlerine güçlü araçlar ile yönlendirilse inanın kayıplar çok daha az olacaktır. Neden yapılmıyor sorusunun cevabını vicdanlara bırakıyorum.

Son olarak, başlıkta değindiğim üzere fidan bağışlamak veya 3 çocuk yapmakla görevinizin ilk aşamasını tamamlamış bulunuyorsunuz sonrası ve zor olanı çocuklarınızı vatanını seven vatanına ihanet etmeyen evlatlar olarak yetiştirmek.

Bağışladığınız fidanlara gelince, o fidanlar maalesef kendiliğinden ağaç olamıyorlar…

”Vatanını En Çok Seven Görevini En İyi Yapandır”

Sevgiyle kalın