Skip to content
DİSCOVERY

DİSCOVERY

DİSCOVERY
Güven ayna gibidir. Bir kere kırıldı mı, kendini hep çizik görürsün…
Türkiye’de üretim yapmak, sanayici olmak, ülken için bir şeyler yapmak, yatırımcı olmak, oldukça zor bir iştir, Türk toplumunun içine o kadar işlemiştir’ ki yabancı marka merakı, çikolatadan kurşun kaleme kadar her yerde karşınıza aşılması zor bir duvar olarak çıkar…
Bu yüzden ihracatımız hep ezik kalmıştır ithalata karşı.
Anımsayanlarınız olacaktır;
Yerli malı haftası yapılırdı sırf ön yargıyı yok etmek ithal ürünlerin yerine yerli üretimi kullanmayı özendirmek için.
Gelin görün’ ki bu uygulamada tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı, yurdumuzun her köşesinde Çin’den tutunda dünya haritası üzerinde yerini bilmediğimiz onlarca ülkeden gelen ürünleri kullanmaktan hiç çekinmez olduk.
Milliyetçilik; denildiğinde kimse mangalda kül bırakmaz, baksanız hepimiz en büyük milliyetçiyiz, aslında sadece mitinglerde bu duygumuzun kabardığını reelde bir icraat olmadığı hepimiz biliyoruz.
Hadi canım diyeniniz varsa hodri meydan madem bu denli milliyetçiyiz sokaklara çöp atmamaktan başlayalım.
Ülkemizin değerlerini bir, bir yok ediyoruz,  Doğayı ve yarınlarımızı o kadar hoyratça harcıyoruz’ ki…
Konumuza dönecek olursak, 2014 yılında telefonum eskidiği için bir arayış içerisine girdim, Alacağım cihaz çok pahalı olmamalı, çağımızın gereksinimi olan işlemleri yapmalı, zarif ve ucuz olmalıydı araştırmalarım sonucu, Ülkemizde üretilmese’ de Kendisini Türk gibi lanse eden 3 tane genç girişimci tarafında kurulmuş bir marka çıktı karşıma markayı internet üzerinden sorguladığımda birçok kişinin şikâyet ettiği, bir model ürün çıkartmasına rağmen en çok satanlar listesinde en üst sıralarda bulunan bir marka dikkatimi çekti.
İlk bakışta almakta çekimser kalsam’ da cihazı almaya karar verdim, meğerse sonradan anlayacağım ne büyük hata yapmışım.
Cihaz arızalandı ve günlerce serviste kaldı muhatap bulamadım vs. sonunda cihaz tarafıma teslim edilmişti gelin görün ki arka kapağı bana ait olmayan kırık ve birkaç sorun üzerine eklenmiş olarak.
Çaresiz kabul etmek zorunda kaldım, bir süre sonra cihaz tekrar arızalandı servise yolladım, Cihazın 10 taneden fazla sorunu vardı cevap olarak gelen mesajda kullanıcı hatası şarj soketi kırık 50 tl ödeme yaparsanız tamir edelim diye geldi.
Arkadaşım ben bunun üzerine çıkmadım ya…
Neyse öyle bir arızası yok siz diğer arızaları çözün yollayın soket önemli değil dediysem de kısmi tamir olamıyormuş, bende yollayın o zaman tüketici mahkemesine yollarım dedim…
Adamlar o kadar pişkin ki onlarca binlerce şikâyet var ki ha bir eksik ha bir fazla, ne fark eder mantığı şirketi egemenliği altına çoktan almış.
Tabi konu uzun şimdi bunca yaşananlardan sonra siz gelin yerli malı kullanmakta ısrarcı olun, Bu arada bu sorunlar sadece yerli ürünlerde oluyor sanmayın mevzuattan doğan boşlukları bulup çok güzel kullanıyorlar, uzun vadede marka olmak için yola çıkmış firmalar müşteri memnuniyeti adına her şeye rağmen çözüm üretiyorlar, Firmaları konumunda lider yapan insanları kendilerine çeken tek fark bu…
Ülke’ de üretim yapacak birçok firmanın mağdur olmaması için bir kıssa ile bitirelim.
YAVUZ SULTAN SELİM HAN’IN İHANETE CEVABI
Bir Gün Padişah Yavuz Sultan Selim pazarda gezerken keklik satılan bir tezgâh görür ve keklik satılan tezgâha yönelir. Bütün keklikler 1 altındır fakat bir tanesi ayrı bir kafes içinde ve 100 altındır.
Yavuz Sultan Selim sorar:
-Bunlar 1 altın da bu neden 100 altın?
Satıcı:
Hünkârım 100 altınlık olan ötüşüyle diğer keklikleri kendine çeker ve yakalanmalarını sağlar.
Yavuz Sultan Selim 100 altını çıkarıp adama verir
Herkes şaşkınlık içerisinde ne yapacak  acaba koca Padişah bir kekliği diye düşünürken Yavuz Sultan Selim kekliğin kafasını tuttuğu gibi gövdesinden ayırıverir ve der ki:
-KENDİ IRKINA İHANET EDENİN SONU BUDUR!!!

Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!


Bir Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir