Depoların Önemi ve Amaçları

Depoların Önemi ve Amaçları

Depo, işletmelerin ürünlerini veya malzemelerini depolamak için kullandığı stratejik bir merkezdir. Depoların doğru yönetimi, işletmenin operasyonlarını etkinleştirir ve müşteri memnuniyetini artırır.

İster üretici olun ister ithalat veya ihracat yapın sizin depoya bakış açınız son derece önemlidir.

Hadi gelin Depoları biraz irdeleyelim.

  • Ürün Koruma ve Güvenli Depolama: Depolar, ürünlerin zarar görmesini önler ve güvenli bir şekilde saklanmasını sağlar. Bu, ürünlerin kalitesini korumak ve müşteriye ulaştırıldıklarında en iyi durumda olmalarını sağlar.
  • Operasyonel Verimlilik: Depolar, ürünlerin etkin bir şekilde alınması, depolanması, paketlenmesi ve sevkiyat için hazırlanmasını sağlar. Doğru düzenlenmiş bir depo, iş süreçlerini optimize eder ve verimliliği artırır.
  • Stok Yönetimi: Depolar, stokların izlenmesi, yönetilmesi ve optimize edilmesi için kritik bir rol oynar. Doğru stok yönetimi, talep tahminini iyileştirir, fazla stok maliyetlerini azaltır ve müşteri talebine daha hızlı cevap verilmesini sağlar.
  • Müşteri Hizmeti: Depolar, ürünlerin hızlı bir şekilde sevk edilmesini sağlayarak müşteri memnuniyetini artırır. Doğru stok yönetimi ve etkili depo operasyonları, müşteriye zamanında ve doğru ürünleri ulaştırma konusunda kritik öneme sahiptir.

Depoların İşleyişi ve Uygulamaları

Depoların etkin işleyişi ve uygulamaları kurum kültürüne ve ürünlere göre değişebilir olsa da değişmeyen çok önemli kurallar vardır.

  • Fiziksel Düzen: Depo, ürünlerin kolayca bulunabileceği ve erişilebileceği bir düzene sahip olmalıdır. Bunun için, ürünlerin mantıklı bir şekilde düzenlenmesi ve depo içindeki alanın optimize edilmesi gerekir.
  • Depo Yönetimi İşlemleri: Depo yönetimi, giriş ve çıkış işlemlerinin yönetilmesini, stok seviyelerinin izlenmesini, personel yönetimini ve depo güvenliğini içerir.
  • Stok Yönetim Politikaları: İşletmeler, stok yönetim politikalarını belirleyerek stok seviyelerini optimize ederler. Bu politikalar, talep tahmini, yeniden tedarik süreleri ve sipariş miktarları gibi faktörlere dayanır.
  • Stok Takibi: Stoklar, fiziksel olarak ve dijital olarak izlenir. Bu, ürünlerin depoya giriş ve çıkışlarının kaydedilmesini ve stok seviyelerinin takip edilmesini içerir.
  • Stok Sınıflandırması: Stoklar, özelliklerine, talep düzeylerine veya diğer kriterlere göre sınıflandırılır. Bu, depo içindeki yönetimi ve organizasyonu kolaylaştırır.
  • Stok Seviyelerinin Belirlenmesi: İşletmeler, stok seviyelerini belirleyerek ne kadar stok tutmaları gerektiğini belirlerler. Bu, talep tahminleri, tedarik süreleri ve stok maliyetleri gibi faktörlere dayanır.
  • Stoklama Maliyetleri ve Yönetimi: Stoklama maliyetleri, depoda stok tutmanın maliyetlerini içerir. İşletmeler, bu maliyetleri anlar ve yönetirler.
  • Stok Kodlama ve Adresleme: Stok kodlama ve adresleme, ürünlerin depoda bulunmasını kolaylaştırmak için kullanılır. Bu, ürünlerin depoda doğru bir şekilde yerleştirilmesini ve bulunmasını sağlar.

Depoların etkin yönetimi, işletmelerin rekabetçi avantaj elde etmelerine ve müşteri memnuniyetini artırmalarında en önemli etkendir.

  • Stok Optimizasyonu: Depoların etkin bir şekilde yönetilmesi, stok seviyelerinin optimize edilmesini sağlar. Bu, işletmelerin fazla stok tutma veya talebi karşılayamama gibi sorunlarla karşılaşmasını önler.
  • Hızlı ve Doğru Sevkiyat: Doğru stok yönetimi ve depo operasyonları, ürünlerin hızlı ve doğru bir şekilde sevk edilmesini sağlar. Bu da müşteri memnuniyetini artırır ve işletmelerin müşterilere rekabetçi bir avantaj sağlamasına yardımcı olur.
  • Maliyet Tasarrufu: Depo yönetiminin etkin bir şekilde yapılması, işletmelerin stoklama maliyetlerini azaltmasına yardımcı olur. Bu, depo alanının optimum kullanımı, verimli işgücü yönetimi ve azalan atık gibi faktörlerle sağlanabilir.
  • Daha İyi Tedarik Zinciri Yönetimi: Depo yönetimi, tedarik zinciri içindeki diğer operasyonlarla entegre olarak çalışır. Stokların doğru zamanda ve doğru yerde bulunmasını sağlayarak tedarik zinciri sürekliliğini ve verimliliğini artırır.
  • Müşteri Hizmeti ve Sadakati: Hızlı sevkiyat, doğru ürünlerin teslimi ve müşteri taleplerine hızlı yanıt verme, müşteri memnuniyetini artırır ve müşteri sadakatini sağlar. Memnun müşteriler, tekrar alım yapma olasılığı daha yüksek olan ve markaya olumlu geri bildirimler veren müşterilerdir.
  • Veri Analitiği ve İyileştirme: Depo yönetimi süreçleri, veri analitiği ile desteklenerek iyileştirilebilir. Depo operasyonlarından elde edilen veriler, işletmelerin süreçleri analiz etmelerine, sorunları tanımlamalarına ve sürekli olarak iyileştirmelerine olanak tanır.

Bu yüzden Depo Ne Değildir Farkındalığı çok değerli bilgiler içermektedir.

Sevgiler

Modern Depo Yönetimi

Elbette Depo kimsenin tekelinde değil her görüşe saygı duyuyorum, lakin neredeyse benim ve birkaç dostum dışında kimsenin umursamadığı depolar ne oldu da bu kadar kıymetlendi sorusunu sorarak yazıma başlamak istiyorum. Hoş bana sorarsanız depo süreçleri için henüz yolun başındayız ve kıymetlenmiş bir şey yok sadece kopyala yapıştır ile ‘’MIŞ’’ gibi yapılıyor.

Düne kadar işletme sahipleri depolarının yerini bilmedikleri gibi, depo yönetiminde çalışan personellere de hamal gözüyle bakarlardı.

Özellikle fabrikalarda, depocular akşama kadar ne iş yapıyorlar söyleyin depocular yapsın kavramı son bulmuş değil.

Hemen örneklendirmek istiyorum fabrikada acil bir şey alınacak olduğunda nedense herkesin çok işi olur, fabrika müdürüne olay yansır ve fabrika müdürü gidecek kimse olmadığı için depoculardan birisi gitsin talimatı verir.

Diğer bir örnek rica ile fabrikaya bir personel alınacaktır üst yönetim ricacıyı kıramaz ve personel işe alınır İK yöneticisi yönetime sorar nerede işe başlatacağız personel vasıfsız, Yönetim düşünmeden cevaplar yollayın depoya orada çalışsın.

Bir örnekte sipariş tarafından vermek istiyorum, fabrikalarda planlama bölümü, satın alma bölümü olmasına rağmen bazı önemsiz gibi görünen sarf malzeme ve yardımcı malzemelerin stokları her zaman depo tarafından sipariş verilerek takip edilmesi istenilir, neden depo bu malzemeleri sipariş ediyor bu ay kaç adet eldiven, bant, streç, koli ve yardımcı malzeme kullanılacağını depo yöneticisi nereden bilecek soruma verilen net cevap onlar stokların içerisinde onlar bilmeyecekte ben mi bileceğimden öte gitmez.

Ben yıllardır Depo Ne Değildir sorusunu her bulduğum fırsatta sormaya devam ediyorum, Depo hakkında yorum yapmadan önce depo ne değildir bu kavramını yönetimden, güvenlik görevlisine kadar öğretmemiz şart. Yoksa KPI ile yönetilmeyen şirketler günü kurtarıp büyüdüklerini sanmaya devam ederler, oysa büyümek ve şişmanlamak şirketler için aynı şeyi ifade etmez.

Çok verdiğim bir örneği tekrarlamak isterim 82 milyona satılan bir Bugatti marka aracın deposunda yakıt olmaz ise o araba ne işe yarar, şimdi algıyı genişleterek nitelikli personel tarafına değinelim aynı aracın deposuna benzin yerine mazot koyan bir personelin işletmenize ne kadar zarar vereceğini düşünebiliyor musunuz?

Şunu asla unutmayın stoklarınızdaki ürünler cebinizdeki paradan daha önemlidir, cebinizdeki para sadece sizin sorumluluğunuzdadır ve hesabı kendinizden başkasına vermek zorunda olmazsınız, oysa stoklarınızdaki mamul, yarı mamul, hammadde için Devlet kurumları dahil olmak üzere birçok yere hesap vermek zorunda kalabilirsiniz.

Depolar dünden bugüne dünyada değişim göstermeye devam ededursun peki ülkemizde şirket yönetimlerinin depo algısındaki değişim hızı dünya ile aynı orantıda mı sorusuna ben yazımın başında görüş beyan etmiştim.

Depolar kurgulanırken bakmamız gereken çok fazla detay vardır, her detayı en ince ayrıntısına kadar inceleyip planlarınızı 10 yıllık periyodlar halinde yaparsanız başarı tesadüften çıkmış olur. Depolar yaşayan organizmalardır umursamayıp değişim zamanı gelmiş rafınızı değiştirmemenizin sonucu ölüm olabileceği gibi bir streç makinesi işletmenize tahmininizden çok daha fazla zaman ve para kazandırabilir.

Bizler yıllarca depolarda manuel stok kartları ile binlerce kalem ürünü o günün şartlarında yönetmeyi başardık bu başarıdaki en önemli unsur bizim sahada aktif olmamız ve sürekli kendimizi geliştirmek için öğrenme azmimizdi. Finans ve muhasebe dersleri gibi gözüken lakin bir depo yöneticisinin bilmesinde yarar gördüğüm varlık hesaplarına sizce ülkemizde kaç tane depo yöneticisi hakimdir.

  • 150 İLK MADDE ve MALZEME
  • 151 YARI MAMULLER- ÜRETİM
  • 152 MAMULLER
  • 153 TİCARÎ MALLAR
  • 157 DİĞER STOKLAR
  • 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI (-)
  • 159 VERİLEN SİPARİŞ AVANSLARI

Depo yöneticisinin bu hesapları bilmesi ne işimize yarayacak dediğinizi duyar gibiyim, ülkemde maliyenin sorulması gereken soruları zamanında ve yerinde sormadığından dolayı hiçbir işinize yaramayacak demekten öte cevabım olamaz, oysa o sorular işletmelere sorulmuş olsaydı işte o zaman SSH stoklarını, üretim ve ürün stoklarınızı ayırmak zorunda kalırdınız. Detaylı öğrenim için mali müşavirinize danışmanızda yarar var.

Depo hakkında yazacak veya söyleyecek çok şey var, depolar için bizim görüşümüz 25 yıldır değişmedi değişmeyecekte, depolar bir işletmenin kalbidir buna göre kurgunuzu yaparsanız işletmeniz kazanır dolayısı ile kazanan tarafta olursunuz.

Depolar son zamanlarda herkesin gündeminde, pandemi ile kartlar yeniden dağıtıldı, sıfır stok ile üretim yapma modelinin dâhisi Japonlar bile bugün evleri başta olmak üzere buldukları her şeyi stokluyorlar.

Yeni trend modern depo yönetimi kavramı.

Yapay zekalarla, robotlarla yönetilen neredeyse insansız sevkiyat hazırlayan depo örnekleri ülkemizde ve dünyada elbette var lakin insan gücünün çok ve ucuz olduğu bir dünyada bu depoların sayıları her zaman sınırlı sayıda kalacaktır. Devir manuel stok kartları ile yönetilme devrini çoktan geçti, yapay zekâ ve robotlara harcayacağınız paranız yoksa sizin için en ucuz ve geçerli yol depolarınızda modern depo yönetimini benimseyerek hayata geçirmenizdir.

Nedir bu modern depo yönetimi sorusunun cevabı için siz davet edin biz icabet edelim ve kahve eşliğinde detaylı aktarım yapalım.

Sevgiyle kalın…

8 Mart

Eşit miyiz, eşit olmak istiyor muyuz diye yazmıştım daha öncesinde, aslında konunun özü sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma, malum hepimizin etrafında kadınlar var, siz kızınıza, karınıza, bacınıza yada Annenize yapılmasından hoşnut olmadığınız şeyleri başkasına yapmazsanız zaten yaşadığınız dünya cennet olur.

Okumaya devam et

ARAF

Patronlar neden kötü yöneticilere katlanırlar.
Ne demişti Alice?

Hangi yoldan gideyim?

Tavşan; Nereye gittiğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yoktur.

Öncelikle amacınızı belirlemeli sonrada çok çalışmalısınız, hiçbir zaman başarı tesadüf değildir.

Seni Hayallerine ulaştıracak en önemli şey; ‘’CESARETİNDİR’’

Yandex aramalarına karmaşık yol yazdım çıkan cevap,

Bu seferki yazımız biraz karmaşık olsun istedim, oradan buradan yazalım, içinde lojistik olsun, depo olsun, patron olsun, işini doğru yapmayan yönetici olsun, sevgili olsun, saha olsun, mesleğimiz gereği karmaşa olsun, unutmayın kaptan fırtınalı havada belli olur, yoksa 70 lirası olan her Türk Cumhuriyeti vatandaşına gemi kaptanı belgesi zaten veriyorlar.

Lojistik mesleğine gönlü kaymış olan sevgili gençlerle konuya başlayalım, bu yola girerken neyi düşünüp yarınınızı nasıl hayal ettiniz?

Yoksa ismi cazip geldi bende Lojistikçimi olayım dediniz?

Ya da puanınız hasbelkader bu bölüme mi yetti?

Bir ömür içinde olacağınız bu kıymetli mesleği bilinçli isteyerek seçmiş olmanız durumunda başarılarınızın daim olacağını söylemek isterim, başarı merdivenlerine tırmanmak için ihtiyacınız olan şey günün 25 saati ve özveri, gerisi zaten teferruat.

Saat kavramını unutmanız sizin için en hayırlısı olacaktır, saatle bir işiniz varsa lojistik size göre olmayabilir, durun saat kavramını unutun derken sevdikleriniz ve kendinize ayıracağınız zamandan bahsetmiştim, yoksa saat sizin olmazsa olmazlarınızın başında gelir.

Sevgiliniz var ve flört zamanındasınız, malum sevdiğiniz kişi ilgi ister alaka ister sizi tanımak sizinle zaman geçirmek ister, mesai saatinin bitimine çok az bir zaman kala kargo şirketinin aracının gelmediğini düşünün, telefonunuz çalıyor sevgiliniz heyecanlı bir ses tonuyla akşama sinemaya gidelim mi diye size bir soru yöneltiyor, zaten üretimi 3 gün geçmiş ve haftanın son günü size sevk edilmek üzere verilmiş o paleti sevk etmekten başka hedefinizin olmadığı zaman dilimindesiniz.

Ruh haliniz ortada telefonu bir an önce kapatıp ambarı, sorumluyu, nakliyeciyi birilerini arayıp ‘B’ ‘C’ ‘D’ planını devreye alıp o paleti aldırıp müşteriye teslim etmekten başka hangi önceliğiniz olabilir?

İster istemez ses tonunuzdan mütevelli karşınızdaki kişinin heyecanı bir anda yok oluyor, senin çok işin var işin bitince ara deyip telefonu kapatıyor, bu en sıradan yaşayacağınız bir örnek vakaydı, düşünün bakalım ‘çaresizsiniz’ ne yapardınız?

Yapılacak çok bir şeyde yok aslında, sipariş zamanında açılsaydı, ham madde zamanında temin edilmiş olsaydı, müşteriye teslim zamanı 1 hafta sonraya verilmiş olsaydı, üretimde işini doğru ve zamanında yapmış olsaydı zaten sorunda kalmamış göbeğinizi kaşıyarak kahvenizi içtiğiniz yerden teslimatı yaptırıp sevgilinizle akşam sinemaya gitmiş olurdunuz.

Şöyle bir düşünün sorun olmazsa, iyi lojistikçi olduğunuzu kim nereden bilecek?

İnanın bu sorunlar bir çok şirketin çözüme kavuşturamadığı genel sorunlar, süreçleri tamamlayan şirketler başarılı tamamlayamayanlarda başarısız oluyorlar, şikayet sitelerine bir bakın derim şikayet edilmeyen bir firma karşınıza çıkacak mı?

Biz gerçeklere dönelim, ya kargo şirketi gelip o paleti alacak ya da siz şirket aracı ile o paleti kargo şirketine götüreceksiniz bunun başka yolu yordamı yok.

Ölçmezseniz yönetemezsiniz, şirketinizde KPİ soran yoksa ve bu sorularla muhatap olmuyorsanız parmağınızı çıtlatıp sorunları çözüp günü kurtarmaya devam edin, herkes tarafından sevilir başarılarınızla öğünürsünüz.

Birkaç tane kilit performans göstergesi yazalım, (KPİ)

Sipariş bekleme süresi siparişin depoya geldiği andan sevke hazır hale gelmesine kadar geçen süre / birim sipariş kalemi.

Bu ne demek sevk emri/ sipariş depoya geldikten sonra SKU başına geçen adam saat süresi böyle bir raporlama sisteminiz varsa size kimse bu ürün neden sevk edilmedi diye soramaz.

Fatura bedeli kdv öncesi navlun maliyeti.

Bu ne demek fatura başına navlun maliyet giderlerinizi görüp gerekli önlemleri almanızı gerektiren detaylar.

Hadi bir örnek verelim A noktasında üretim yapan 2 farklı firma B noktasına satış yapıyor, tuz üretimi yapan firmanın araç içi kdv öncesi fatura bedeli 30 bin lira olsun, Televizyon üreten firmanın da araç içi kdv öncesi fatura bedeli yüz bin lira olsun, şimdi iki firmada B noktasına yolladıkları ürün için aynı navlun bedelini ödemelerine rağmen navlun maliyetleri eşit mi?

Elbette hayır, e o zaman mali değeri tuz, soda gibi ürünleri üreten firmalar üretim yaptıkları bölge dışında rakiplerinle nasıl rekabet edecekler?

Siz üretim yaptığı bölge yakınına navlun maliyeti düşük olduğu için sodayı daha ucuz satan firma gördünüz mü?

Sistemsizliğin içerisinde sistem nidaları atarsanız, karanlıkta bilmem kaç kilometre öteden görünen sigara ışığı gibi göze batar hedef tahtası haline dönüşürsünüz.

Daha bu bir başlangıç, her bölümün işi öyle ya da böyle lojistik, depo ile mutlaka kesişir ve hep dakikaların bittiği tahammül sınırlarının kalmadığı nokta olur, zaman bizim için iki kere hızlı geçer dersek hiç abartmamış oluruz, siz, siz olun sorunun değil çözümün bir parçası olun demeyi çok isterdim lakin kurallar yoksa eğildiğiniz kadar başarılı gösterilirsiniz, böyle olunca da çözümün parçası olmaktan çıkıp görmezden gelmenin çözüm olmadığı gerçeği ile yüzleşmiş olursunuz.

Birazda şirketlerin yatak odası diye tabir ettiğim depolarına girelim, 2020 senesi ’de avuçlarımızın içinden akıp gidiyor ve yılın ilk ayının son günüde bitti birçok şirketteki dostlarla bilgi alışverişi yapıyoruz, envanterine sahip çıkamayan birçok şirket bu senede olmadı seneye diyerek 2019 yılını, zararının boyutunu bilmeden kapattı.

Stok devir hızı, stok maliyetleri, kayıp kaçak oranları, reçetelerin doğru olmaması gibi onlarca sebepten dolayı zarar eden işletmeler zararlarının farkında değiller.

Sihirli kelimeyi yazıyorum hazır mısınız?

‘’Sistem’’ Gri alanların ortadan kalktığı bir sistem kurmazsanız başarılıda olamazsınız, iki kefeli bir terazi düşünün dengeyi kuramazsanız terazinin her zaman bir kefesi aşağıda kalıp sizi yavaşlatacaktır, yaptığınız işin ekip işi olduğunu düşünüyorsanız en zayıf halkanız kadar güçlüsünüz lafını unutmadan o zayıf halkanın kuvvetlenmesi için çalışmalarınızı aralıksız sürdürmelisiniz.

Benim ihtisas alanım depo; hani şirketlerde sürekli paspas gibi üzerine basılıp geçilen, çalışanlarının değersiz görüldüğü, zaman kavramının olmadığı kural tanınmayan yer var ya, önüme gelene 25 yıldır oranın yatak odası olduğunu ahbap çavuş ilişkisi ile yönetilemeyeceğini, depo yöneticisinin sahada olması gerektiğini, korku ile değil saygı ile yönetilen depoların şirketlerinin daha çok başarılı olduğunu anlatıyorum.

Sadece depo işleyişini mi anlatıyorum elbette hayır, maliyet muhasebesini, depo yöneticisinin birden çok şeyi bilmesi gerektiğini, sürekli kanunlarla işimiz olduğu için kanunları yakından takip etmeyi, en küçük hatanın ölümle sonuçlanabileceği gerçeğini, karanlık fabrikaları, yalın üretimi, teknoloji 4.0 nedir, ne işimize yararı, 5S neden üretim yapan şirketlerde önemli ve fason işleyişini.

Fason işleyişi için çok güzel bir benzetmem vardır.

Elmanız, şekeriniz, boyanız, poşetiniz ve tahtanız var, bunları birkaç noktadan tedarik edip elmalı şeker yapıyorsunuz peki ham madde ve stok takibini nasıl yapacaksınız?

Üretim sonu kaydı (ÜSK) doğru şekilde yapılmalı, reçeteleriniz doğru olmalı ki kurduğunuz sistem işlesin, hangi ürünü nereden tedarik ettiğinizin yada elmalı şekeri nerede yatırdığınızın bir önemi yok, müşteri elmalı şeker ile ilgileniyor,gerisi teferruat.

Neyse biz mesleğimize dönelim, çünkü bunlar bizim gerçekten üzerimize vazife değil.

Zaten anlatıyorum da ne oluyor?

Gri alanlar olduğu sürece benden şu iki benzetmeyi sürekli duyarsınız.

1-Davul sizde tokmak başkalarında olduğu sürece, tokmak sahibi istediği zaman davulu çalmak ister, davulu tokmağa götürdüğünüz sürece sorundan kimse bahsedemez.

2- Eğilmenin sonu yok, istenilen her şeyi istenildiği zaman diliminde verirseniz kimse sizden şikayetçi olmaz.

Bunları yaptığınız sürece kaybeden tarafın şirketiniz olacağını sanıyorum biliyorsunuzdur.

Birazdan patronlar neden kötü yöneticilere katlanır, çalışanın işi, çalışmayanın maaşı neden artar onlara da değineceğim.

2020 yılında stoklarınıza daha fazla önem verip, doğru zamanda doğru stok yönetimi yaparsanız ve kuralları oyunu kurmadan önce kurgularsanız şirketiniz sattığından çok daha fazlasını kazanacaktır.

Tarafımdan yaşanan binlerce vakadan birisini hemen paylaşalım, tedarikçi şirkete aracını gönderir her zaman olduğu üzere 1 forklift 3 personel ile şirketin tüm gelen ürünlerinin alınması, ürünlerin tasnifi, üretime verilmesi, üretimden gelen ürünlerin stoklanması, sevk edilecek ürünlerin etiketlenmesi, irsaliye kesilmesi gibi işleri yapmakla görevli depo bölümü gelen aracı 10 dakika bekletir, birileri telefonla sizi arar, aracı boşaltmanızı emri vaki söyler hatta hakaret eder ve siz hiç bir şey yapamazsınız.

Neden mi?

Standartlarınız yoktur, gri alanlarınız çoktur, zamanı geçmiş bir üretime yetişmesi gereken ürünler gelmiştir ve sevkiyat çoktan gecikmiştir.

Sonuç olarak ekmeğinizin uğruna sineye çeker yolunuza devam etmek zorunda kalırsınız, oysa kuralları olan şirketlere mal teslimatı yapmak için günler evvelinden randevu almanız gerekir ve o randevu saatinden önce aracınızın orada olmasına rağmen asla o saatte ürünü teslim edemediğiniz için ambar yetkilileri sizi sürekli aramaları gerekir, aracı bekletseniz problem malı çekseniz problem çözüm mecburen eğilmek zorunda bırakılırsınız.

Değerinizi siz belirliyorsunuz, müşteri kaybederim endişesi şirketinizi öyle bir duruma getiriyor ki adeta Araf’ta kalıyorsunuz.

Sahi şirketlerde depolar neden Araf ta?

Öncelikle Araf neydi ona bakalım, Kısaca özeti arada kalmak diyelim ve yazımıza devam edelim.

Bunun cevabını anlamak için önce bir patronun çarığını giyip biraz yürüyelim bakalım, çarık ayağımıza bol mu gelecek, yoksa ayağımızı vuracak, yürümekten mi vaz geçeceğiz, yoksa ayağımızın su toplamasına rağmen yolumuza devam mı edeceğiz?

Patron diye tabir edilen insanlar neden paralarını risk edip, emek harcayarak şirket kurarlar?

Şirket kurmak için yola çıkan yatırımcılar farklı alanlarda hizmete talip olabilirler, lakin ortak noktada buluştukları tek gayeleri vardır oda kar etmek.

Şirketin hangi bölümünde ne pozisyonda olursanız olun işletmeye değer katmıyorsanız işletme içerisindeki varlığınız eninde sonunda sorgulanıp sonuçlarına katlanacağınız durumla karşılaşmanız kaçınılmaz olur.

En önemli maliyetlerden bir tanesi stok bir tanesi insan diğeri lojistik giderleridir, müşteri yani hizmeti satın alan bizler ürüne ne kadar para ödersek ödeyelim o navlun parası diye tabir ettiğimiz ücreti hiç ödemek istemeyiz.

 İşini bilen iş profesyonelleri (Pazarlamacılar) şu kadar ürün alırsanız kargo ücreti bedava diye size cazip tekliflerle gelseler’ de işin aslı vergiler dâhil tüm maliyetler müşterinin yani nihai ürünü alan bizlerin cebinden çıkmak durumundadır, asla unutmayın bedava peynir sadece fare kapanında olur…

 Siz fark edersiniz etmezsiniz tamamen sizlere kalmış…

Birazda satın alma bölümünü ele alalım.

Satın Alma aslında uzmanlık gerektiren çok kapsamlı bir iş, şirketlerin tüm satın almalarını bir birime yaptırdığınızda farkında olmadan şirketi ya da diğer değimle müşteriyi zarara uğratmış olursunuz.

Lojistik için hizmet satın alma işini yapan kişiler işin içinden gelen, maliyet hesaplaması yapabilecek, ürün fiyatının % kaçını Lojistik hizmetleri için ayrılacağını, ürünün hangi bölgeye kiminle sevk edileceğini, hangi ürünün hangi şartlarla sevk edileceğini çok iyi biliyor ve analiz ediyor olması gerekmekte.

Hani demiştim ya patronlar neden kötü yöneticilere katlanır bunu henüz çözebilmiş değilim, patronunuz çok iyi bir insan olabilir lakin o işletmenin ayakta kalabilmesi ve sonraki kuşaklara aktarılması için patronunuzun iyi bir insan olmasının yanında gemiye çok iyi yön verebilme kabiliyetinde olması ve en önemlisi adil olması gerekmektedir, yanlı bir patron iyi bir insan olmasına rağmen işleri iyi yönetemediği için şirket eninde sonunda zarar etmeye mahkumdur, zarar eden bir işletmeyi kim ne yapsın?

1950 yılından sonra kurulan şirketlerin çoğu büyük arsalara sahip marka değerleri olan holdingler olmalarına rağmen, aile şirketleri olmalarından dolayı iç dinamikleri köy bakkalı tadından öteye gidememiştir, patronlar bu günkü bilgi deneyim ve birikimlere şirketlerini kurdukları zaman sahip olsalardı şimdiki Türkiye zaten bu durumda olmazdı.

Patronlar neden kötü yöneticilere katlanırlar sorusunun cevabı da aslında burada saklı diyebiliriz, kansere dönüşmüş personel, patron ilişkileri şirketleri her zaman yavaşlatmakta patronlar radikal kararlar alıp kanserli hücreyi bedenden ayırmak mecburiyetindeler yoksa yarınlarımızın dünümüzden farkı olmaz.

Hadi konuyu toparlayalım,

*Ne iş yaparsanız yapın mutlaka hedefiniz olmalı.

*Kurallarınız olmalı ve vicdan terazinizi dengede tutmalısınız.

*Yaptığınız iş için mutlaka eğitim almalısınız.

*Analiz kabiliyetlerinizi geliştirip hızlı aksiyonlar almalısınız.

*Sorumluluk alıp verdiğiniz kararların arkasında durmalısınız.

Nihayetinde her insanın işletme sahibi olması beklenemez, ama her işletme sahibinin adil bir yönetici olması beklenilir, yönetici ile idareci arasında ciddi farklar vardır, yönetici sorunları önceden sezip bertaraf eden bilgi birikim ve deneyimlerini sahaya yansıtıp biz olmayı başaran kişilere denilirken, idareci kapısına her geleni dinleyip insanları ön yargıları ile yönetip çıkan sorunlarda bir kenara çekilip sorunların bitmesi için herkese şirin gözüken kişiye denilir.

Asla unutmayın açık denizlerde rüzgârın nereden estiğinin önemi yoktur önemli olan yelkene rüzgârı nereden alacağınızdır, zaten yelkene yön verende rüzgâr değil geminin kaptanıdır.

Sevgiyle kalın.