Navlun

Biz, hizmet satın alan depo ve lojistik müdürlerinin en önemli sorunlarından bir tanesi de navlun ücretleridir.

Öncelikle navlun ücreti nedir bilmeyenler için biraz detaylandıralım.

Navlun kavramı, Türk Dil Kurumu sözlüğünde; “bir yerden başka yere ulaştırılmak için gemiye alınan eşyanın bütünü”, “taşıyıcı tarafından, gemisinde taşınacak yük için istenen ücret’’ olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü üzere navlun kelimesi aslında deniz taşımacılığından lojistik sektörüne geçmiş bir kavramdır. Sonuç olarak nakliye komisyoncusuna ya da kamyoncuya taşıdığı yük için önceden yapılan anlaşmanın karşılığı yükü teslim ettikten sonraki ödenen bedel. Aynı zamanda navlun ücreti taşımadan önce ödenebileceği gibi, teslimat sırasında yani varış limanında da ödenebilmektedir.

Biz hangi sorunları neden yaşıyoruz işleyişi kısaca aktarmak istiyorum.

Spot piyasa veya ihale usulü anlaşma yapılır. Spot piyasada rakamlar genelde işe göre ve anlık olarak belirlenir. Sonrasında yapılacak olan iş komisyoncuya bildirilir, komisyoncu yükün gideceği yer ve yükün durumuna göre kamyon veya tırı ayarlar. Son olarak fiyat pazarlığı yapıp üzerine komisyonunu ekledikten sonra size fiyat bildirir.  Teklif edilen fiyatı onaylamanız durumunda kamyoncuya bizim tabirimizle “mektup” yani yükle ilgili özel maddelerin yazılı olduğu “matbu evrakı” verir ve aracı size yönlendirir. Araç gelir ve taşınacak yükün yüklemesi tamamlanır, sonra belirlenen sürede yük boşaltılır ve teslim evrakı alınır. Eğer yükün taşınması peşin anlaşma ile yapılmışsa, taşıyan yeni iş bulmak için yoluna gider.  Fakat yükün taşınması, yükün indirildiği yerde parasını alacak biçiminde ayarlandıysa fatura kesilir ve paranın ödenmesi talep edilir. Öte yandan taşıma işlemi ihale usulü ayarlandıysa o zaman fiyat konuşmaya gerek kalmadan, anlaşma gereği komisyoncu size aracı yönlendirir.

Her halükârda ay sonu veya her hafta sonu taşınan yükün karşılığında muhasebeye nakliye faturaları ulaşır işin içine finans gireceği için bu faturaların tarafınızdan onaylanması istenir.Haftalık kesilen faturalarda bu işlem biraz daha kolay olabiliyorken; aylık fatura kontrolünde işlem bir hayli zor olabilmektedir. Çünkü kesilen tüm faturalar ile kesilen irsaliyeleri eşlemeniz yani mutabakat sağlamanız gerekmektedir.

Sizden sonra fatura sırasıyla muhasebeye ve finans bölümüne gider. Ve son olarak birden çok cari birden çok hesap numarası arasında ödeme gerçekleştirilir. Bu döngü neredeyse her şirkette aylarca böyle devam eder ve üst yönetimin aklından hep acaba soruları geçer.

Bu işin kısa ve kolay yolu neden yok diye düşünüp araştırma yaparken yolum https://nakliyefinans.com/ ile kesişti güzel bir sistem kurgulamışlar. Mutabakat yapmak için onlarca fatura eşleştirmeye uğraşmadığımız gibi hem kapıda kamyoncuya para ödemeyi kaldırmışlar hem de tek cari tek muhatap ile sistemi anlaşılabilir hale getirmişler.

Sistemi düşünüp kurgulayanları takdir ile tebrik ediyorum. Sistem doğru işletilirse çok büyük fayda sağlayacaktır.

Her zaman sorunları değil bazen de doğru işleri yazalım ki Sezar’ın hakkı Sezar’ın olsun.

Lütfen siz de inceleyin endişe ve kafanıza takılan soruları belirtin hatta işin muhatabına soru yöneltin aklınıza yatarsa da çalışın derim. Çünkü sistem Hz. Mevlâna misali ne olursan ol ortak noktada buluşabiliriz diyebileceğimiz bir felsefeyle oluşturulmuş.

Sevgiyle kalın

Recep Koca

Meslektaş Adaylarına Tavsiye Niteliğinde

‘’Çok Kıymetli Meslektaş Adayıma’’ Bana mektup yazarak nasıl iyi bir Depo ve Lojistik Müdürü olabileceğini sormuşsun. Müsaadenle ben de sana mektup tadında cevap vereyim.

Yaptığımız işi soracak olursan aslında uzaya mekik göndermiyoruz, anlayacağın dilde basit bir şekilde yaptığımız işi sana aktarayım;

Kimileri bize ‘’Depocu’’ dese de küçük işletmeler Depo Sorumlusu olarak ilan verirler, kariyer sitelerinde Depo ve Sevkiyat Müdürü/ Yöneticisi olarak iş ilanları yayınlanır.

İşe alınırsan kartvizitinde unvan olarak “Logistics Warehouse Manager ‘‘ yazar şirketindeki kartvizit anlayışı işleyişe yansımış olsaydı şimdilerde birçok şirketin deposu izlenebilir seviyede olurdu lakin işleyiş maalesef böyle olmuyor. Şirkete kazandıracakların, sana sunulandan çok fazla olsa da yönetim bazı nedenlerden dolayı bölümünü sahiplenemez, hep isterler ama verme konusunda aynı samimiyeti asla beklememeni öneririm. Stok sorununu çözen şirketlerin gelişmesi çok daha hızlı olmuştur sana tavsiyem stok izlenebilirliğini dinamik tut.

Değinmeden geçemeyeceğim bir diğer konu da iş ilanlarına bakarsan bu mesleği yapmak için endüstri mühendisi olman şart eğer endüstri mühendisi değilsen üzgünüm ne yazık ki lojistik depo yöneticisi olamıyorsun.

Abi sen Mühendis değilsin dediğini duyar gibiyim; bizim zamanımızda durum biraz farklıydı çok şükür 25 yıldır bu mesleği layıkıyla yapanlardan birisiyim. Şimdi endüstri mühendisleri alınganlık gösterecekler ancak onlara önerim şu olabilir siz daha iyi yerleri hak ediyorsunuz 🙂 Bence endüstri mühendisleri, bölümleri üzerine ihtisas sahibi olurlarsa ülkemiz adına çok daha güzel işlere imza atacaklardır diye düşünüyorum.

Aslında yapman gerekenler çok basit, geleni al, istenileni ver, üretileni depola, satılanları sevk et hepsi bu kadar kısaca “Sorgulama emirlere uy!” Abi sen böyle mi yapıyorsun diyorsan tabii ki hayır unutma uzaya bir mekik gidecekse o iş içinde bir lojistik operasyon şart. Sorgula, izle, araştır ve her zaman rakamlarla konuş ki ne demek istediğin net anlaşılsın.

Son zamanlarda depo ve lojistik konusunda hocalarımın yazdığı kitaplarda gerçekten çok önemli bilgiler mevcut ve olmazsa olmazlarımız, bense yıllardır yaşadıklarını yazıya döken birisi olarak üzülerek belirtmeliyim ki yazdıklarıma ve yaşadıklarıma dayanarak kitaplarda yazılanlar ile saha hiç örtüşmüyor desem inan yeridir. İş görüşmesi yaparken öyle şeylerden bahsedilir ki tamam kendimi ifade edebileceğim yer burası dersin sonra sahada senden istedikleri şeyler aynı olmaz ve en acı olanı en üst mertebede olanlar yani patronlar senden bir gözünüzü yummanı ve bazı şeyleri görmezden gelmeniisterler. Sakın bu seniyanıltmasın her şey nizami olmak zorunda. Sayım günü geldiğinde zamanında yaptığın tüm hayati kurtarışlar bir kalemde silinir ve hesap vermekle hükümlü oldukların senden istenir.

Biraz da depo ve sevkiyat süreçlerini anlatayım müsaadenle. Süreçler nasıl işliyor ya da diğer bir deyimle süreçleri nasıl sadeleştirebiliriz biraz bunu konuşalım. Dilersen önce tedarik zinciri süreçlerini sadeleştirelim, sonrasında depo faaliyetleri konusuna eğilebiliriz.

Görüldüğü üzere ben tedarik zinciri süreçlerini kısalttım ve sadeleştirdim neden dersen.

Bana göre artık yeni kuşak yani sizler çok zekisiniz uzun uzun okumadan algılayabiliyorsunuz hatta biz leblebiyi nasıl anlatabiliriz diye düşünürken siz Denizli il haritasını ve eski İpek Yolu ile bağlantısını anlatabiliyorsunuz bu yüzden bizim, sizin kuşağa doğru göç ederek sistemi size uydurmamız şart.

Üretim ülkelerin kalkınması ve varoluş amaçlarını sürdürebilmeleri için olmazsa olmazları arasındadır. Önce üreteceğiz sonra ürettiklerimizi katma değerli satacağız ki ülkedeki refah oranı yükselsin.

Bir rol model olarak, okuduklarınla saha çalışmalarını daha da pekiştirmek için üretim firmaları içerisindeki depo ve sevkiyatlar hakkında biraz daha bilgi verip sadeleştirme yapalım.

Üretim firmalarında işlemler satış ile başlar ve teslimat ile sonuçlandırılır gibi düşünülse de tam olarak öyle değildir. Stok ve tersine lojistik işin olmazsa olmazlarıdır diye bir dipnot geçmekte yarar görüyorum.

Hemen senaryoyu detaylı aktarıyorum.

Şirkette satıştan üretime tüm ekip toplanır ve yıl sonunda bir sonraki yılın üretim, satış ve bütçe planları yapılır. Ne üretilecek? Ne zaman üretilecek? Ne kadar üretilecek? Üretimimizi nerede hangi şartlarda olacak ve kaç kişi ile üretim yapılacak? Fason işleyişimiz olacak mı? Bu soruları şimdilik bir kenara koyup depo süreçlerini sadeleştirmeye geçiyorum.

Neyi ne kadar ne zaman üreteceğiniz belli olduğuna göre hangi hammaddenin depomuza ne zaman gireceği artık herkes tarafından biliniyor, yani işler tıkırında yürüyor gibi görünüyor.  Satın alma bölümü planlamadan aldığı direktife göre satın almasını sisteme girdi tedarikçi hangi malzemeyi ne kadar ve ne zaman teslim edeceğinin farkında senin yapman gereken sistemde o gün gelecek ürünlerin doğru ürün olarak, doğru miktarda geldiğini takip edip sisteme dijital ya da manuel olarak girişini yapman. Hepsi bu kadar diyebiliriz tek yapman gereken gelen irsaliye ile mal birbiri ile örtüşüyor mu? İrsaliyede yazanlar ile firmanın siparişi eşleşiyor mu? gibi noktaları kontrol etmen.

Sorunları şimdilik öteliyoruz biz her şey yolunda diye düşünelim. Ürünleri stoklarınıza aldınız neyi nereye koyduğunuz ve hangi sistemi kullandığınız sizin ve şirketinizin vizyonu ile alakalı, üretim için önemli olan o ürünlerin stoklarda olması. Sırada planlamanın size verdiği talimat doğrultusunda istenilen ürünü istenilen miktarda üretime teslim etmeniz var. Depolar arası transfer (DAT) yaparsınız. WMS (warehouse management system) kullanırsınız. Parmağınızı şıklatırsınız ya da depo kapısına ürünleri yığarsınız üretici ürünleri oradan alır bu işlemler tamamen vizyon meselesi yapmanız gereken tek şey istenilen ham maddeyi talep edilen miktarda üretime teslim etmek.

Ürünler geldi, üretime verdiniz buraya kadar işler gayet yolunda gitti, üretim bölümü talep edilen termin tarihine göre istenilen şartlarda ürünü üretti ve ürünleri size teslim etti. Artık stoklarınızda mis gibi mamulleriniz oldu yani satılacak ve kasaya para girecek ki ay başı geldiğinde maaşlar yatabilsin ve şirket var olma sebebini tamamlasın.

Son olarak satıştan gelen sevk emri ve planlama biriminin talimatı ile istenilen ürünün, istenilen şartlarda, istenilen yere, istenildiği zamanda teslim edilmesi işlemi kaldı.

Diğer işlemler tamamen daha önce de belirttiğim gibi şirketin vizyonu ile ilgili.

Söylemeden geçemeyeceğim ürünlerin Ar-Ge aşamasında kimse sizinbölümünüzüumursamadığı için koliler palete sığar mı, konteyner ölçüleri nedir, sevk ederken gabariye takılır ceza öder misiniz, kargo sizin malınızı taşır mı, ürünlerin ambalajları teslimata kadar dayanır mı bunlar tamamen ayrı bir gündem konusu, ben yaptım oldu bizim kalıtsal hastalığımız. Bu yüzden mümkünse bunlar için de biraz kafa yormanızı ve olayları abartmadan afişe etmenizi tavsiye ediyorum.

Unutma yıl sonunda başarı varsa gülen yüzlü kravatlı ya da alımlı, makyajlı kişiler orta yerde başarı hikayesini kendine doğru ballandırarak anlatırlar bu şirketlerde kaçınılmazdır. Ancak olur da bir sorunçıkarsa ‘’ÇOK İŞİM VAR, BEN İŞİMİ YAPTIM!’’ nidaları ile herkes kendi hikayesini anlatarak kendisini acındırır ya da kaçış yolu için bahaneler üretmeye başlar. O da mı olmadı istifa eder. Üç ay sonra onun yerine başkası gelir ama sen o gemide geminin yol alması için elinden geleni yine yapmakla yükümlü pozisyonunda kalırsın.

Aklıma gelmişken ‘’KİMİN İŞİ’’ isimli bir hikâye vardı;

*Herkes.

*Birisi.

*Hiç Kimse.

*Herhangi Biri.

Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve Herkes “birisinin” o işi yapacağından emindi.

Herhangi biri de o işi yapabilirdi ama Hiç kimse yapmadı.

Birisi buna çok kızdı, çünkü bu “herkesin” işiydi. Herkes “herhangi birisinin” o işi yapabileceğini düşündü, fakat Hiç kimse “herkesin” o işi yapmadığını fark etmedi.

Herhangi birisinin yapabileceği o işi Hiç kimse yapmayınca Herkes “birisini” suçladı.

Kimdi o suçlu olan?

İşi sadeleştirelim demiştik güya ama geldik neyi anlattık. Neyse ben genç kardeşime olur da bir şirkette Depo ve Lojistik Müdürü olursa tavsiye niteliğinde birkaç kelam daha edeyim.

Organizasyon şemasını öyle bir kurgula ki işler tıkırında gitsin.

*Depo ve Lojistik Müdürü.

*Depo Sorumlusu.

*Mal Kabul Sorumlusu.

*Sevkiyat Sorumlusu.

*Forklift Operatörü.

* Şoför.

Bu organizasyon şeması işin olmazsa olmazıdır. Sonrasında yoğurt yeme şekline göre sen kadroların altını doldurabilirsin.

Depo işleyişinde 1 kişi bile fazla personel kadrona dahil edersen o personelin fazlalığı hemen belli olur işi öyle bir organize etmelisin ki gelen ürünleri stoklarına alacaksın, istenilen ürünleri üretime zamanında çıkacaksın, üretimden gelen ürünleri depolayacaksın hem de satıştan gelen siparişleri zamanında doğru ve istenilen şartta teslim edeceksin.

Bu arada personel senelik izne gider, hastalanır, sevgilisi moralini bozar işe gelmez bu gerçekleri de sakın unutma, kişilere bağlı kalırsan kurguladığın sistem anında çöker.

Tavsiyem;

*Bildiğin doğrulardan asla vazgeçme.

*Senden öncekiler yapmış olsalar da kendini sorgula ama asla taviz verme.

*Başucu kitabın İSO, TSE ve İş Güvenliği olsun.

*Bulduğun her fırsatta kendini geliştir, güncel kal.

*Maliyet Muhasebesi, Stok Devir Hızı, ABC Analizi ve İrsaliye Mevzuatları başta olmak üzere öğrenmeye devam et ve KPI ile sunumlarını gerçekleştir.

Kusura bakma işimizin ana hatlarını ancak bu kadar sadeleştirebildim sonuçta nereden bakarsanız bakın biz depocuyuz.

Çalışırken nelerle karşılaşacaksın?

Depocular ne iş yapıyor, onlar neden paketlemiyor, onlar neden yüklemiyor, ile başlayan soruların muhatabı olacaksın. Depocular almamış, depocular vermedi, depocular göndermedi gibi asılsız ya da diğer bir deyimle eksik anlatımların sorumlusu olacaksın.

Örnek vereyim yaşarken beni hatırlar tebessüm edersin, kargo saat 17:00’de gelir hazır olan ürünleri alır gider sonra 17:50’de üretimden mal gelir ve sana neden sevk etmedin sorusu sorulur.

Şirketinde 3 tonluk forklift vardır ama ürün tek bağda 5 ton gelir, mal kabulü yapılmaz depocu kıllık yapıyor olur.

Sistemsel bir sorun yaşanır sen malı ver irsaliyeyi sonra kesersin çok acil çıkmamız gerekiyor derler, yolda maliye yakalar irsaliyesiz mal neden sevk ediyorsun olur.

Fabrikada mesai saati sonrası gelen malı sen görmeden acil üretime alırlar ürün fiziki kullanılır ama sistemden düşülmez günler sonra bu ürün nerede olur.

“Sonuçta ne iş yapıyorsunuz ki? “olur dediğim gibi biz depocuyuz çok da takılmamak lazım sen de depocu olursan çok da takılma.

Üretim demiştim ya bir de bu işin “Fason” ayağı var, Fason işleyişini çözebilen firma sayısı neredeyse bir elin parmaklarını geçmez kısaca onu da aktarayım en azından işleyişten bihaber olma.

Elmalı şeker en güzel fason örneğidir. Elma, şeker, kırmızı boya, ağaç sapı ve poşetiniz var neyi nereden ne kadar aldığınız önemli değil Fason için bir depo açarsınız tıpkı sizin deponuzmuş gibi ürünleri irsaliye ile oraya depo transfer işlemi (DTİ) yaparsınız.

Ürünler işlem görüp birleştirildiğinde ürün reçeteniz doğru ise üretim sonu kaydı (ÜSK) ile ham maddeleriniz kullanıldığı miktarda, adetsel elmalı şekere dönüşür. Yani hammaddelerinizin stok miktarları kullanıldığı kadar düşer ve mamule dönüşür.

Bunları da biz mi takip edeceğiz diyorsan; unutma bu işe talip olan rakipleriniz endüstri mühendisi kendinizi hafife almayın, ben 25 yıldır böyle yürütüyorum işlerimi.

Sevgili genç meslektaşım sana tavsiyem işini beyin ameliyatı hassasiyetinde gerçekleştir kimin ne dediği değil senin nasıl hissettiğindir önemli olan.

Unutma ”DEPO” her geleni alan her istenileni veren, koy dursun lazım olur anlayışı ile yönetilen, ucuz ve vasıfsız personelin görev aldığı bir yer değildir!

Küçük birde Kendimizden reklam koyalım…

Sevgiyle ve Lojistik ile Kalın.

Recep Koca

Bütçe

2021 Yılında Planlamanızı Yaptınız mı?
Önce gelin #Bütçe nedir ona bir bakalım.
Devletin, bir kuruluşun, bir ailenin belli zaman aralığında gelir ve giderlerini şeffaf bir şekilde yöneteceği süreç şemasıdır.

Bizler bütçeyi en çok devletin hazırladığı lakin bir türlü istenilen sonucu vermediği, televizyonlarda ve haberlerde sıkça duyduğumuz şekliyle tanıyoruz.
Oysa bütçe, her bireyin her ailenin her şirketin varlığını sürdürebilmesi için olmazsa olmaz bir yaşam çizelgesidir. Zor bir 2020 yılını geride bıraktık bunu hepimiz biliyoruz. Fakat hayat devam ettiğine göre biz geçmişimizden ders alıp maziye takılmadan hayata adapte olmak zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. Peki 2021 bütçenizi neye göre yaptınız sormak istiyorum.

Öyle ya bir şeyleri arz edecek ve buna göre yol haritanızı belirleyeceksiniz ama geçmiş yıl size çok yardımcı olamıyor neye göre bütçe hazırlığı yapacaksınız?
Genelde kurumsal olmayan şirketler kervan yolda dizilir düşüncesi ile yola çıkar. Yıl bittiğinde cebinde kalana bakar sonra bir toplantı yapar, başlangıçta suratlar asık olur, sonrasında bir tebessüm ve sona doğru birbirini gaza getiren bir çalışan topluluğunun yemeği ve temenniler ile yıl kapatılır.

2021 yılı özellikle şirket bütçeleri için biraz daha zor geçecek gibi görünse de unutmayın çözüm elinizin altında!
Nasıl mı?
*2020 stok devirlerinizin maddi değerini öğrenin.
*2020 yılı stok devir hızınızı öğrenin.
*2020 yılı işlem hacminizi öğrenin.
*2020 yılı üretim kapasitenizi öğrenin.
*2020 yılı gider detaylarınızı öğrenin.
*2020 yılı gelir detaylarınızı öğrenin.
*2020 yılı tahmin edilemeyen gider detaylarınızı öğrenin.
Bunlar şimdilik ana kalemler. Satış ekibinizi karşınıza alın 2021 satış hedeflerini gerçekçi liste olarak isteyin ve onlara 2021 hayallerinizi aktarın. Hedeflerinizi gerçekleştirebileceğinizi ve bir ekip olduğunuzu hissettirmeyi unutmayın.
Şimdi cebinizde 2021 satış hedefiniz var olduğuna göre gerçek kapasitelerinizi rakamlarla ortaya koyarak üretim ve planlama bölümü ile masaya oturma vaktiniz geldi diye düşünüyorum.
2020 KPI ile üretim tarafı ile el sıkıştığınızı varsayalım.
Satın alma ekibi ile toplandınız ve 2021 yılı tüm detayları kendilerine verdiniz tüm detaylar ve şartlar belirlendi. 365 gün hangi saatte ne gelecek ve hangi ödeme ne zaman yapılacak gibi şartlar belirlendiğine göre var olan ekibi masada toplama zamanı geldi diye düşünüyorum.
*Planlama
*Satış
*Finans
*Muhasebe
*Satın alma
*Üretim
*Depo ve Lojistik
*İnsan Değerleri
*Bakım Onarım
*Ar-ge
*SSH
*Kalite
Önce güzel bir açılış konuşması 2020 ‘de yaşananlar, yapılamayanlar, sorunlar, çözümler ve 2021 hedeflerinin açıklanması… Başarı için rekabet şart olduğuna göre önce amaç birliği sonra bölümlerin biriniz olmazsa diğerinizin yaptıklarının bir önemi yok aktarımı yani bireysel başarı, başarı değildir kavram aktarımı. En önemli kısmına geliyorum 2021 yılı içerisinde bunları yapacağız, bu kadar kazanacağız ve size düşen pay %… şu tarihte alacaksınız garantisi ile ekip ruhunu oturttuğunuz zaman değmeyin o bütçenin keyfine.
Tabi ki öngörü ve piyasa şartları sizi hedefinizden uzaklaştırabilir lakin unutmamanız gerek bir şey var; Açık denizlerde yelkene yön veren rüzgâr değildir.
İyi bir yönetici iseniz 2021 bütçenizi zaten çoktan yapmış şartlara göre A-B-C hatta Z planınızı çoktan yapmışsınızdır.
Linkte eski bir yazım var lütfen inceleyiniz https://recepkoca.com.tr/basari/.
Toparlayalım kapasitenizi bilmeden, stoklarınıza hakim olmadan 2021 yılını kazanç ile kapatmanız maalesef mümkün değil. En önemli konu kar ve zarar edip etmediğinizi bilmediğiniz için sürekli içinizde bir acaba şüphesi ile yaşar gidersiniz. Size en önemli tavsiyem kurum kültürünüze uygun gerçekten bu işi yapabilecek yöneticiler ile yolunuza devam etmenizdir, aksi taktirde her getirdiğiniz yönetici günü kurtaracak bir maaş daha nasıl alabilirim hesabı yapacak, iç düzeni bozacak ve sonunda bir fazlasını bulduğunda gemiyi ilk terk eden olacaktır.
Son olarak ben olsaydım;
2021 yılı tüm çalışanlarımıza hedeflerimizden bahsederdim, onlara değerli olduklarını hissettirirdim, maaşlarına zam yapardım ve yıl sonu kazançtan paylarına düşecek rakamları görmelerini sağlardım. Sonra şirketimde 5S uygulaması yapar belirlediğim yol haritamla gemimin en önünde dik duruşumu sergileyerek yola koyulurdum.
Belirlediğiniz bütçenin ve kurguladığınız senaryonun başarıya ulaşması dileğiyle…

Sağlıklı günlerde sevgiyle kalın.

Recep Koca

Yalana Bak!

Önce küçük bir giriş yaparak başlamak istiyorum. Bilirsiniz ben ‘Farklı bak, farkı gör’ kapsamında detay verir ışığı her yöne tutarak farklı bir tarz sergileyerek okuyucunun zihniyle iletişime geçerim.

Bu yazımda konumuz; hayatımızda olmazlarımız diyeceklerimizden, hatta 2020 yılında Covid-19 ile isminden sıkça bahsettiren iki sektör.

Son zamanlarda birbirinden farklı alanlarda olsalar bile birçok benzerliği bir arada yaşayan iki sektörün ortak noktalarından bahsetmek istiyorum.

*Kim bu iki sektör?

– Kargolar ve Diziler

*Her iki sektöre de baktığınızda şikâyet sayısı bir hayli fazla, hepimiz onlardan şikayetçiyiz.

*Tüm kargolar tıpkı diziler gibi birbirinin aynısı.

*Her iki sektörde kalifiye personel bulamamaktan şikayetçi.

*Her iki sektörde de figüranlar boğaz tokluğuna saatlerce çalıştırılıyor.

*Her iki sektörde vazgeçilmez.

*Her iki sektöründe kazanç çıkış noktası beğeni, lakin beğenmeseniz de onlar her şartta parayı alıyorlar.

*Her iki sektörde de kimin eli kimin cebinde belli değil.

*Her ikisi içinde alternatif var gibi görünüyor ama aslında yok.

Televizyonunuzu açın kaç kanal seyrediyorsunuz?

Diğer kanallar var sadece ya anlık bakıyorsunuz ya ismini bile bilmiyorsunuz.

Kargolar da öyle değil mi?

Açın bakın kaç tane kargo şirketi var biz kaç tanesini bilip kaç tanesini kullanıyoruz?

Gelelim asıl konuya sadece işçi maliyetine %21,56 zam geldiğine göre ve ülkemizde işsizlik oranı bu seviyelerdeyken sizce kaybeden kim olacak?

Üretmek bir döngünün başlangıç noktasıdır. Üretmeyen bir toplum yok olmaya mahkumdur. Covid-19 ‘u, krizi, zamları, enflasyonu, işsizliği bahane ederek bir yere varamayız.

Yalın üretime doğru yön alıp yeşil lojistik başta olmak üzere tüm alanlarda en az doğayı tükettiğimiz kadarını yerine koymazsak sonucuna hepimiz katlanmak zorunda kalırız, tabi o zamana kadar Marsa yolculuk başlayıp parası olanlar orada arsa almazlarsa sonuç hepimiz için aynı olur.

Buraya kadar tamamsa müsaadenizle devam etmek istiyorum. Lojistik sektörü başta olmak üzere birçok alanda kalifiye personel olmadığından şikayet eden bir topluluk var, şimdi o topluluğa soruyorum kalifiye personelin yetişmesi için bireysel veya şirket olarak ne yaptınız?

Şimdi kalifiye kelimesi hayatımıza nasıl girdi bir bakalım.

Fransa kökenli bu kelime TDK’ da ‘nitelik’ olarak adlandırılıyor.

Yeni bir soru ile hayatınıza renk katmak istiyorum.

Nitelik mi?

Nicelik mi?

Siz bu soruları zihninizde olgunlaştırırken gelin bir de farklı yönden bakalım. 2020 yılı gerçekten insanlık adına çok zor geçti konu evdeki çocuklar olunca aslanlı kediye boğdurmak kolay oluyor. Kalifiye personel yetiştirmenin ilk kuralı sen bizim için çok değerlisin hissiyatından geçmekte, 2020 yılı şirket çalışanlarına “siz bizim için çok değerlisiniz” hissiyatını kaç kere verdiniz?

Endişeniz iş ve müşteri kaybetmek kaygısı olmasın, endişeniz kalifiye personel kaygınız olsun. Kalifiye bir personel asla sizi üç kuruş için bırakıp gitmez peki siz kalifiye bir personeli kaybetmemek için ne yapıyorsunuz?

Cevabınız kocaman bir hiç ise ve personel bedenen şirkette çalışıyorken ruhen sizden gittiyse yapacak çok bir şey kalmamış diyebiliriz.

Son olarak bir personeli işe alırken kaç görüşme yapıyorsanız bir personel işten ayrılma kararı vermeden iki kat görüşme yapmanızda yarar vardır. Hiç kimse durduk yere akşamdan sabaha üç kuruş fazla veriyorlar diye işini değiştirmez.

Nereden başladık nereye geldik değil mi?

Lojistik sektörü başta olmak üzere kalifiye personel bulamıyorum diyenler yalan söylüyorlardır bunu bir kenara yazın lütfen. Piyasada çok bilinen hepsi aynı sadece marka farkı var denilen ürünler aslında aynı değildir. Markayı marka yapan verdiği reklam değil kurumun önce personele, sonra müşteriye verdiği kurum kültürüdür.

Kültürünüz ne kadar düşükse kalifiye personel bulma olasılığınız ya da mevcut kadroyu elinizde tutmanız bir o kadar meşakkatli olacaktır.

Sağlıklı Günlerde Sevgiyle Kalın

TEŞEKKÜR EDİYORUZ

Sektörün en önemli sorunlarından bir tanesi kalifiye personel yatırım teknolojiye olduğu kadar insana da olmalı gençleri eğitip sektöre kazandırdığımızda her şeyin çok daha farklı olduğunu göreceğiz, www.lojitv.com olarak sektöre ve gençlere destek vermek adına yola çıkıyoruz. Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tüm yatırımlarını gençlere yapmış ve kazanmıştı bizde Atatürk’ ün yolunda gençlere destek vermeye Bir olana Biz olana kadar devam edeceğiz. Loji Tv yönetimi.

Okumaya devam et

İLETİŞİMDE GELDİĞİMİZ NOKTA

Sevgili Oğlum; Anıl Buğra yazılar senin için yazıyormuş gibi görünse de bu sene üniversite sınavına girmiş onlarca insana senin ismine hitaben yazılmakta, biz nasılsa iletişim konusunda seninle sıkıntı yaşamıyoruz, en azından ben öyle düşünüyorum.

Öncelikle dün olduğu gibi bu gün hatta yarın üniversiteye giremeyen onlarca insan olacaktır ve sende bunlardan bir tanesi olabilirsin.

Önce otur bir düşün ben nerede hata yaptım?

Ne yapmak seni mutlu eder?

Bir sene daha bekleyip hazırlanıp seneye şansını tekrar mı denemelisin?

2 yıllıkta olsa şuan kalifiye personel açığı bir çok sektörde iş var, hoşuna giden birisinde kendini en iyi şekilde yetiştirip hem yüksek maaş hem iş sahibi mi olmalısın?

Puanım 4 yıllık nereye yeterse yetsin 4 yıllık bir üniversite okudu desinler diye ne denk gelirse kayıt mı olmalısın?

Bunlara karar vermen için önünde çok zaman kalmadı,

14/08/2020 Tercihler sona eriyor sakın unutma.

Çok güzel bir tercih robotu yapmışlar, https://universitetercihleri.com/yks-tyt-ayt-tercih

Ayrıca tüm okullarda, sosyal medyalarda, özellikle LinkedIn ‘ de bir çok gönüllü insan var, bırak elindeki oyun telefon vs ne varsa hayatına yön vereceğin şu son günleri bir ömür içinde olacağın sektör ve seni ne mutlu ederi araştırmaya başla.

Aşağıdaki linki tıklarsan lojistiğe dair sorularına cevap bulabilirsin, baktın aklına takılan şeyler var whatsap üzerinden yaz destek olalım aklına takılan sorulara birlikte cevap verelim, 0 543 485 6 222

Ben kimleri takip etmeliyim diyorsan?

Gurkan Kavrazli

Yavuz Gülsoy

Hakan ACAR

Nesrin FIRAT

Gibi isimler kendilerini size adamış kişiler, ve tabi daha onlarca dostumuz kendi alanında size destek için hazır bekliyorlardır.

Önce sen ne istediğine karar ver, gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.

Soru şu seni ne mutlu eder?

Sevgilerimle…

”HADİ BENİ SEN TAMAMLA”

Yarınlarımızın teminatı gençlerden neredeyse hepimiz şikayetçiyiz, onların gelişmesi ve ülke ekonomisine katkı sağlamalarını hepimiz canı gönülden istiyorken gelişmelerine katkı sağlamak adına neler yapıyoruz? Ya da diğer bir deyimle neden gözlerimizi ve kulaklarımızı tıkıyoruz?

Sosyal medyayı kullanarak birçok sektör öncüsü kendi çapında gençlerin gelişmesine katkı sağlamak üzere paylaşımlar yapıyor gençlere eğitimler veriyor, mentorlük yapıyor, stajlarına destek veriyor kısaca bireysel olarak ciddi efor harcıyan duayenleri her yerde görüyor taktirle takip ediyor yürekten alkışlıyorum.
Tamda bu bağlamda; Bireysel başarı ile birkaç fidan diker gölgesinden sadece kendimiz faydalanabiliriz, oysa eskiden olduğu üzere İMECE usulü dayanışma başlatır tek yürek tek bilek olursak ülkemizin her köşesine meyve ağaçları ile dolu ormanlar dikebilecek durumdayken bizler bir araya neden gelip güçlerimizi birleştiremiyoruz?

Haydi gelin 100 kişilik sektör öncülerden oluşan güçlü bir organizasyona imza atalım, hangi sektörden olduğunuzun bir önemi yok yeter ki öğrencilere ayıracak efor unuz olsun, zor ve meşakkatli bir yol olduğu aşikar lakin başarının sonunda yaşanan hazzı alabilecek bir Bitcoin henüz icat edilmedi.

Sizlerde bireysel başarı peşinde değilseniz kuracağımız whatsap gurubuna kayıt olun ekibi oluşturalım, organizasyon şemasını çıkartalım ve başta linkedin olmak üzere sosyal medyayı farkındalığımızla sallayalım, her zaman ilklerden olmak avantajlıdır, bu ve benzer projelerde yer almak bizleri onurlandıracağı gibi ülkemizin gelişmesi adına üzerimize düşen görevleri yapmanın huzuru ile bizi daha dinç ve dinamik hissettirecektir.

Bende bu oluşumda rol almak istiyorum ve bunun için her türlü imkanımı kullanırım diyorsanız www.recepkoca.com girip whatsap üzerinden mesajınızı bırakınız, toplanalım ve en iyisini yapmak adına güçlerimizi birleştirelim, sektör ve title sınırı yoktur.

Vatanını sev gençlerin gelişmesine katı sağla bu kadar net…

Tüm projelerimizi www.recepkoca.com üzerinden takip edebilirsiniz.
Haydi Zaman tüm hızıyla gelip geçiyor yarın her şey için çok geç olabilir.
#BeniSenTamamla